HAZARYA'DA ÇİÇEKLER KIZIL AÇAR KİTABI 3.BASKI YAPTI

Kalemim ve ruhumun sekiz yıllık demini almış bir eser, uzun bir bekleyişin ardından nihayet gün yüzüne çıktı: "Hazarya'da Çiçekler Kızıl Açar" kitabımın, satırları ve kaynakları daha da derinleşmiş üçüncü baskısı artık okurun huzurunda. Bu eseri, ruhunu ve özgürlüğünü bildik yayınevlerinin dar koridorlarına emanet etmedim.  Akademik bir yayınevinin basım teklifini, yalnızca bir şartla kabul ettim: Dağıtımı ve tüm hakları, bir anne-baba şefkatiyle bizzat uhdemde kalacaktı.  Bu şu demek oluyor ki bu tarih yolculuğuna çıkmak isteyenler, kitabın sayfalarına dokunmak isteyenler, yayınevlerine değil, aşağıda zikredilen e-posta adresine bir merhabayla siparişini gönderecek;kaç adet istediklerini ve hangi adrese gönderileceğini bildirecekler. Bu, aynı zamanda geleceğe verilmiş bir sözün de ilk adımıdır. Bundan sonraki eserlerimi de hiçbir yayınevine vermeyeceğimi ve pek çok yetenekli kalem erbabına hak ettikleri değeri -en az %40'lık bir payı- teslim edecek kendi yayınevimin temellerini atma sözünü buraya ebediyen bırakıyorum. Öyle kitaplar vardır ki tek bir kapıyı araladığınızda sayısız odaya açılır ruhunuz; bir nehri takip ederken, onlarca denize dökülürsünüz.  İşte bu kitap, 375 sayfalık gövdesinde taşıdığı bine yakın dipnotun fener ışığında, size tam da böyle bir serüven vadediyor.  Bu eserle, yalnızca Hazar tarihinin gizemli patikalarında gezinmeyecek; aynı zamanda, Rus, Leh, Rusya ve Lehistan tarihlerinin doğum sancılarına, Viking çağının o puslu şafağına tanıklık edeceksiniz. Bugüne dek İskandinavya üzerine yazılmış hiçbir eserde rastlanmamış belgelerle, sagalarla ve kaynaklarla Türk-Hazar bağının nasıl ilmek ilmek dokunduğunu görecek;  Slav, Rus, Volga gibi nice ismin kökenindeki sır perdesini aralayacaksınız. Doğu ve Batı Avrupa'daki liman kentlerinin temellerini kimlerin attığını, Bizans saraylarındaki dünürlükten kanlı ihanete uzanan yolu, Malazgirt'in ardındaki derin Hazar gölgelerini ama hikâyesiyle romanını değil, tarihsel gerçekleri takip edeceksiniz. Daha Osmanlı doğmadan, Selçuklu Anadolu toprağına ayak basmadan evvel, Bizans Sarayı'nda yankılanan o Türk teşkilat isimlerini duyacak,çok şaşıracaksınız; Hazarlar ile Almanların Avrupa'daki kanlı mücadelesini ve o savaşta adı geçen bir Hazar Kağanı'nın isminin, İsrail'in kurulumunda resmi bir devlet teşkilatı adıyla nasıl yaşadığını hayretle okuyacaksınız. Bu sayfalar arasında Çerkesler’in tarih sahnesine nasıl çıktığını, dünya Yahudi nüfusunun %88'ini oluşturan Aşkenazların Hazar köklerini, İsrail Devleti'nin kuruluş harcındaki bariz Hazar izlerinin temellerini bulacaksınız.  İsrail yöneticilerinin soyadlarındaki Hazar tınılarından, Birleşmiş Milletler kürsüsüne taşınan Arap heyetinin "Hazar" şerhine;  Fransız Parlamentosu'nda yankılanan ve Siyonist Kongresi'nde ultra elit bir bankerin tüm dünyaya "Bizim köklerimiz Hazar’dır!", diye haykırışını, Batı arşivlerinin tozlu raflarından indirilmiş belgelerle gün yüzüne,satır satır okuyarak  çıkaracaksınız. Yüzlerce yıl evvel, Hazarya'da başlayan bu macera, Almanya'da Sigmund Freud'dan, İngiltere'de Galler Prensesi Diana'nın aristokrat şecerelerine dek, nice soylunun damarlarında nasıl dolaşıyor, bir şok dalgası gibi zihninize yayılacak! Alanında bir ilk olan, bugüne dek yazılmış hiçbir Hazar kitabıyla kıyaslanamayacak sayıda kaynak ve konu zenginliğiyle, sekiz yıllık bir emeğin, sabrın ve adanmışlığın mahsulüdür bu eser. Evet, en başta ne demiştik? Bir kitapla Doğu ve Batı Avrupa'nın, hatta Anadolu ve İran'ın tarihini, dolu dolu okuyacaksınız ve bu kitap, Türk Tarihi'nin çıtasını hamasetin gürültüsüyle değil, belgelerin sessiz ve mağrur sesiyle yükseltiyor. Çünkü tarih, belgeyle yazılır! Böylelikle sizi, tek bir kitapla, gereksiz onlarca kitaba  bedel ödemekten de kurtarıyor. Harflerin ve hakikatin ışığı yolunuzu aydınlatsın.  Keyifli ve zihin açan okumalar dilerim. "Sansürsüz Hazar Tarihi , tüm zamanlar Türk Tarihi'ne ışık tutan bir meşaledir !" Tan Can